11 Temmuz 2009 Cumartesi

Filenin Sultanları Avrupa Liginde Finalde !!!!!

EL Logo





Kayseri'de yapılan Bayanlar Avrupa Ligi dörtlü finallerinde Sultanlarımız, Bulgaristan'ı 3-1 yenerek finale yükseldi.

11-12 Temmuz tarihlerinde Kayseri Kadir Has Spor Salonu'nda düzenlenmekte olan Avrupa Ligi dörtlü finallerinde Bulgaristan'ı 3-1 yenen Sultanlarımız, final maçında Fransa'yı 3-2 mağlup eden Sırbistan ile karşılaşacak.

Bayanlar Avrupa Ligi'nde finale yükselen Sultanlarımız, 12 Temmuz Pazar günü saat 17:30'da Sırbistan ile şampiyonluk için karşı karşıya gelecek.

Sultanlarımıza 3-1 mağlup olan Bulgaristan ise, 12 Temmuz Pazar günü saat 15:00'da Fransa'ya karşı 3.'lük mücadelesi verecek.



Türkiye: 3 - Bulgaristan: 1
Salon: Kadir Has Spor Salonu
Hakemler: Menner(Almanya) - Burilin(Rusya)
Türkiye: Seda xx, Eda xxx, Pelin xxx, Esra xxx, İpek xxx, Neslihan xxx, Gülden(L) xxx, (Nihan xx, Naz xx, Deniz xxx)
Bulgaristan: Debarlieva x, Yaneva xx, Petkova xx, Koleva xx, Chitigoi xxx, Filipova S. xx, Filipova M.(L) xx, (Milichevch x, Tsvetanova x, Sabkova xx, Zarkova x)
Setler: 25-13, 26-24, 24-26, 25-21

12 Temmuz Pazar
15.00 - D Spor
Fransa - Bulgaristan
17.30 - D Spor
Türkiye - Sırbistan







Galibiyet için tebrik ediyorum ancak 1.set haricinde beğenmedim takımı.
Bulgaristan tanınmış ve tecrübeli oyuncuları ile gelmiş ama bizim dengimiz
değildi.Rahat yenmemiz gereken maçı zora soktuk,set bile vererek kazandık.
1.sette çok iyi servisler atarak ve blokları iyi işleterek rahat kazandık.
Sonraki setlerde ise servislerde etkisizdik,top öldürmekte de zorlandık.
Antrenör Naz'ın yerine Pelin'i oynattı ve 1.set dışında Bulgarlar onun üzerinden
iyi çalıştılar.Ayrıca hücumda smaçörlerle iyi anlaşamadı.
Çok kez Eda ile tek ayak hücumlarda zamanlama sorunu ile başarısız olduk.
Ayrıca zorlanmamızın en önemli sebebi de her sette bir turda tıkanıp kalmamızdı.
Bir türlü aşamadık o turu.Filipova bu turda etkili servisleri ile çok zorladı bizi.
Chiapini'nin açıkcası pek bir etkisini göremiyorum.
Yarın ki rakip genç oyuncuları ile gelen Sırbistan.5 genç oyuncu ile gelmişler.
Rahat kazancağımızı düşünüyorum.

Oyuncularımızdan İpek çok iyi oynadı.Beğendim.Eda zaten iyi biliyoruz.
Seda gene etkisizdi.
Neslihan 20,Eda 16,İpek 10,Esra ve Seda 8 sayı ile oynadı.
İpek 7/5 % 71 hücum yüzdesi,3 blok ile oynadı.
Zaman zaman oyuna giren Nihan manşette gene kötüydü.

Zaten ilk kez düzenlenen bu Avrupa Ligine ülkeler pek önem vermiyorlar.
Bu turnuvayı bir hazırlık turnuvası olarak görüyorlar.
Katılım da isteğe bağlı sanırım.
O yüzden mesela İtalya,Rusya gibi takımlar katılmamış olabilirler.
Mesela biz de yedek ve genç oyunculara Eda-Gülden-Duygu Bal takviyeli
bir kadro ile oynadık grup maçlarını.As takım Akdeniz Oyunlarına katıldı.
Akdeniz Oyunlarını daha önemsedik.İlginç yani.
Bu Dörtlü Finallere tam kadro çıkıyoruz yalnız.
Ancak bizim dışımızda bugünkü rakibimiz Bulgaristan as oyuncularıyla oynadı.
Yarın finaldeki rakibimiz Sırbistan da genç takım ile geldi‚as takımını Üniversite
Oyunlarına göndermişler mesela.

Bayanlar Avrupa Ligine 2 grupta 8 takım katıldı.

A Grubu

1.Sırbistan
2.Bulgaristan
3.İspanya
4.Yunanista

B Grubu
1.Türkiye
2.Fransa
3.Romanya
4.B.Britanya

Kısacası bu Avrupa Ligine Ülkeler pek önem vermedi.
Dünya ve Avrupa Şampiyonaları için bir hazırlık olarak görüyorlar.
İleride belki daha önemli hale gelir.


Erkeklerimiz ise Hırvatistan'ı deplasmanda 3-1 yendi.

Voleybol Erkekler Avrupa Ligi A Grubu son etabın ilk maçında Aslanlarımız, Hırvatistan’ı evinde 3-1 mağlup etti.

Voleybol Erkekler Avrupa Ligi A Grubu son etabın ilk maçında Türkiye A Erkek Milli Takımı, Hırvatistan’ı 3-1 mağlup etti. Bu galibiyet ile Türkiye’nin bir maçı kalmasına rağmen grup ikinciliği kesinleşti.

Hırvatistan’ın Darova kentinde yapılan karşılaşmada milliler maça çok iyi başladı. İlk setin teknik molalarını 8-2 ve 16-12 önde geçti. Skoru 23-20’ye getiren milliler basit hatalar yapınca bir anda skor 24-24 oldu. Ve seti de 26-24 kaybetti.
İkinci sete daha iyi de başlayan sporcularımız bir anda skoru 7-0 yaptılar. İlk teknik molayı 8-2 ve ikinci teknik molayı da 16-10 önde tamamladılar. Seti de rahat bir şekilde 25-22 alıp 1-1 beraberliği sağladılar.
Seti almanın güvencesiyle sahaya çıkan millilerimiz üçüncü seti de alırken zorlanmadılar. İyi savunma yaptılar. Yerinde bloklarla rakip oyuncuların hücumlarını kestiler. Sert smaçlarla da rakiplerine nefes aldırmadılar. Bu seti de 25-20 alan ay-yıldızlı sporcularımız skoru 2-1 lehlerine çevirdiler.
Dördüncü set biraz sıkıntılı geçti. Rakip takım seti almak için bütün güçlerini ortaya koydular. Millilerimiz de bazı hatalar yapınca, Hırvatlar sete ortak oldu. Ev sahibi takım ilk teknik molayı da 8-4 önde geçti. Millilerimiz bir anda toparlandılar, skor 12-12 de beraberliği yakalayıp, ikinci teknik molayı da 16-15 önde tamamladı. Sonraki süreler karşılıklı alınan sayılarla geçti. Bu sette büyük heyecan yaşandı. Sporcularımız bu seti de 28-26 alıp sahadan 3-1 galip ayrıldı.

Hırvatistan’a eksik kadro ile gelen takımdaki sporcularımızın hepsi de maçta görevlerini en iyi şekilde yaptılar. Pasörümüz Selçuk çok iyiydi. Takımı iyi oynattı. Kaptan Sinan 12, Erhan 14, Emre 8, Ali 15, Cüneyt 8, Ender 1, Burutay 4 ve Kemal 19 sayı ile takımın galip gelmesinde büyük rol oynadılar. Bir süre önce sakatlık geçiren Arslan ise hazır olmadığı için maça çıkmadı. Milli Takımı oluşturan genç sporcular gelecek içinde umut veriyorlar.
Millilerimiz grubun son maçını yarın 12 Temmuz Pazar günü saat 18:00’de aynı salonda Hırvatistan ile bir kez daha yapacak.

Milli Takımın maçı kazanmasından memnun olduğunu belirten Milli Takımlar Baş Antrenörü Fausta Polidori,” Hırvatistan’a değişik bir kadro ile geldik. Sporcularım üzerine düşen görevi en iyi şekilde yaptılar. Maçı aslında 3-0 kazanırdık. Yapılan bazı hatalar ilk seti kaybetmemize neden oldu. Voleybol hata kabul etmez. Diğer iki seti çok rahat kazandık. Son sette ise Hırvatlar çok iyi servis attılar. Biz manşet almada zorlandık. Hücumda da hatalar yapınca, Hırvatlar oyuna ortak oldular. Yine de hem seti, hem de maçı kazandık” şeklinde konuştu.

HIRVATİSTAN-TÜRKİYE: 1-3
SALON: Daruvar
HAKEMLER: Bartolini Gianni *** (İTA), Delikostıdıs Sotirios ***(GRE)
HIRVATİSTAN: Rodocas **, Kurtes ***, Kostelac **, Isek ***, Tropan ***, Cosic **, Fehir ** (L), Teppert *, Damjanovic *,
TÜRKİYE: Selçuk ***, Sinan ***, Erhan ***, Emre **, Ali ***, Cüneyt ***, Nuri ***(L), Ender **, Burutay **, Kemal ***, Çağlar **
SETLER: 24-26, 22-25, 20-25, 26-28
SÜRE: 114 Dk. (28-27-27-32 )








Millilerimiz yarın Hırvatistan ile bir maç daha oynayacak ve grup maçlarını tamamlayacak.

Millilerimiz 11 maç sonunda İspanya’nın ardında grupta 18 puanla 2. sırada bulunuyor.


Daum ''Fenerbahçe’de hedef her zaman Şampiyonluktur"



Daum;Almanya Kampı öncesi 2 haftalık ilk etap çalışmalarının ardından
geniş bir değerlendirme toplantısı yaptı.
Hayatından çok memnun olduğu görülen Daum,bol bol umut saçtı.




"Bana her zaman hedeflerimle ilgili sorular geliyor. Bu soruyu tek bir cümle ile şöyle açıklayabilirim. Vizyona sahibim ve vizyon hedefleri gerçekleştirir. Herkesin performansını desteklemek ve yükseltmek için buradayız. Futbolu takip eden kişi şunu bilir: futbolda her zaman değişiklik ve devamlı kendini düzeltme prosedürü vardır. İdman metodunda da böyledir. Yenilikleri alıp burada, idmanlarda kullanıyoruz. Sporcunun beslenmesi konusunda bu şekilde davranıyoruz. Fenerbahçe'ye maç analizi konusunda, futbolcunun taktiksel eğitimi anlamında yeni bir sistem getireceğiz. Oyuncu ve rakip gözetleme sistemi yeniden oluşacak. Ama futbolda en önemlisi karakterdir. Prensibimiz belli: oyuncunun karakterinin gelişmesi ve prensibimiz gereği bir futbolcuyu daha iyi yapmak ve onu geliştirmek. Bir futbolcuyu geliştirdiğimizde takımı ve kulübü geliştirmiş oluruz. Kendi adıma konuşmam gerekirse Aykut Kocaman ile diyaloğum mükemmel. Daha da iyi olacaktır. İnancım bu şampiyonluğu belirleyen takımın karakteridir"

"Amacım bende olan hırsı, zevki, coşkuyu ve heyecanı tüm takıma yansıtmak. Fenerbahçe'nin her zamanki gücü birlik ve beraberliktir. Bunu bir daha yaratacağız. Son iki haftada bunu görüyorsunuz. Şimdi görülen performans ve atmosferi bütün sezona yaymak önemli. Roberto Carlos gibi tecrübeli bir futbolcuyu şu anda bu hırs ve azimde görmek büyük bir mutluluk ve kendisi önemli bir örnek. Emre'nin takım arkadaşları ile konuşması, çaba göstermesi liderlik konusunda adım atması…Vederson'un koşularda hep en önde olması… Selçuk ve Deniz'i biliyorsunuz; her zaman önde koşarlar ama şimdi Vederson da onlara katıldı. Kazım'da da aynısı var. Gökhan'ı biliyoruz. Gökhan her zaman her şeyi vermeye hazırdır. Dünkü idmandaki tatsızlık hemen idman sonrası aile içinde çözüldü ve sıkıntı kalmadı. Ama bir daha olmamalı"

"Bizim için altyapı da çok önemli. Buraya gelen futbolcuları da geliştirmek önemli. Altyapıdan gelen oyuncuları A takıma adapte etmek her hocanın görevidir. Bütün futbolcularım daha iyi ve güçlü oluyor.

Aynı zamanda transfer içinde uğraşıyoruz. Mutlaka birkaç transfer yapmalıyız. Ama yapınca tabii herhangi biri değil, net olan bizim işimizi yapacak düşüncelerimize layık olan bir transfer olacak. Bizim düşüncemiz belli. Aykut ile birlikte çalışıyoruz; aynı isimleri konuşuyoruz. Devamlı olarak bu konuda çalışıyoruz.
Sezonun başlangıcı çok önemli, ağustos sonuna kadar zamanımız var. Hiçbir isme yanıt vermem. Prensibim belli. Sözleşmede atılan imzanın mürekkebi kurumadan yanıt vermem. Hedefimiz belli. Fenerbahçe'yi Türkiye'de en üst sıralara çıkartmak. Fenerbahçe'de hedef her zaman şampiyonluk. Bu hedefler için geldim şampiyonluğa oynamak istiyorum"

"Mehmet Topuz'un sakatlığı beni çok üzdü. Ama sağlık bölümümüz çok iyi işler yapıyor. Topuz'u bir an önce sahalarda göreceğiz. Benim için Topuz değerli bir futbolcu. Sadece benim için değil Fenerbahçe için değerli. Gerçekten sahada onu görmek beni sevindirecektir.
Biz her şeyi ciddiye alıyoruz. Alınmazsa ufak bir şey daha büyük sakatlık çıkarabilir. Topuz'un kasında bir sakatlık var. Büyük bir sakatlığı bulunmuyor. Onu en kısa zamanda aramızda göreceğiz. Kampta birkaç maçımız var. İlk maçta yok ama diğer maçlara yetişecek."

"Güiza'ya ulaşmak istiyoruz ama tarih veremem. İkinci turu ceza olacaktır mutlaka. İlk hedefim ona ulaşmak. Onunla hala konuşamadım"

"Fenerbahçe benim için dünyada en büyük ve güzel kulüplerden birisidir. İnanılmaz imkanlarımız var. Kulübün içinde ve etrafında büyük güç var. Eminim bu güçtün faydalanacağız. Samandıra'da değişen bir şey yok. FBTV gelişmiş ve stat değişmiş. Futbolcularımın maaşları da gelişmiş."

"Denizlispor maçı ile lige başlamamız güzel bir his. İlk şampiyonluğumuzu onları yenerek elde etmiştik. İkincisini hatırlamıyorum. O yıl orada Denizlispor maçında yaşananlar gerçekten haksızlıktı. Onun için üzüldük. Büyük haksızlığa uğradık. Niye haksızlık diyorum çünkü takım çok iyi çalışmıştı. Üç defa Galatasaray'ı yendik. Hak etmedi takımımız bunu. Geçmiş bir olay bu"

"Fenerbahçe'nin hedefleri en üsttedir. Aragones hakkında şunu söylerim: tecrübeli başarılı birisi. Kominikasyon iki kişiye bağlı, tek taraflı olmaz. Ben bildiğiniz gibi her şeye açığım. Herkesin mesleği önemlidir. Aynı sulardayız ama gemilerimiz farklı"

"Fenerbahçe'den ayrıldıktan sonra sonbaharda Şampiyonlar Ligi'ne katılan kulüplerden teklifler almıştım. İyi düşündüm... Şampiyonlar Ligi'nde olmak isterdim ama Köln halkı, kulübü bana Köln'ü çalıştırmam için çok rica ettiler. Köln'ü önce reddettim. İkinci lige mi gideyim diye düşündüm. Ama peşimi bırakmadılar. Biz hastayız, bizim ilacımız sende dediler. O zaman ben 'evet' dedim yardıma hazır olduğumu ancak tek bir şartım olduğunu söyledim. Onu da sözleşmeme koydurdum. Bunu yaptım çünkü sürekli ikinci ligde çalışmak istemiyordum. İkinci ligde alt sırada olan kulüpte çalışmaya başladım. Büyük bir risk aldım. Eğer Birinci Lige çıkmasaydım kariyerim nereye giderdi bilmiyorum. Risk büyüktü ama şükürler olsun iyi gitti birinci lige yükseldik. Çıktıktan sonra Köln'ün hedefleri imkanları sınırlıydı. Orta sıralarda çalışmak istemediğim için böyle bir madde koydum ve yürürlüğe soktum.
Real Madrid, M.United ve Fenerbahçe gibi kulübe gidersiniz öyle bir maddeye gerek yok. Fenerbahçe'nin hocası olmak gurur verici bir olaydır. Benim buradaki mukavelemde öyle bir madde kesinlikle yok."

"Volkan Demirel ile ilgili olarak, geçen zamanlarda çok şeyler söyledim. Her dediğim her zaman net olarak gelişmiyor. Benim düşüncelerim de zaman içinde değişiyor. Volkan Türkiye'nin bir numarası, tecrübeli bir kaleci. Volkan son yıllarda müthiş bir gelişme elde etti. Geçişte pozitif şeylerde söyledim. Onu bugün daha fazlada övmek isterim"


Fenerbahçe Transferde Geç Kalıyor.


Kim ne derse desin Fenerbahçe transferde geç kalıyor.
Başkan Aziz Yıldırım'ın ''15 Haziran'da her şey bitmiş olacak'' sözü her zaman
olduğu gibi havada kaldı.
Bir kez olsun FB Hazırlık çalışmalarına tam kadro çıksın dişimizi kıralım.
Bu takımın sezona havlu attığı bitime 2 Ay önceden belli değil miydi ?
Kongre bahane edildi.Aziz Yıldırım'ın kazanacağını doğmamış bebek bile biliyordu.
Ne beklendi ? Hiç.
Her zamanki gibi plansız,programsızlık.Lafta olan Kurumsallık naneleri bunlar.
Sezon bitti.Tatil bitti.Yeni Sezon Hazırlıkları başladı.2 hafta oldu ilk etap çalışmaları.
O da bitti,takım Almanya'ya gidecek hala bekliyoruz.
29 Temmuz'da ilk Avrupa Kupası maçı var.2 Ağustos'ta büyük prestij maçı Süper Kupa
var,ondan sonra lig başlıyor taraftar hala uyutuluyor,yok büyük isimler peşindeler,
yok şu yok bu,gelmek istemeyen adamlara - Poulsen,Hamit v.s gibi - haftalarca yalvarmalar.
Bu nedir ya ?
Üstelik bahsi geçen isimlerin hiç bir biri ile alakası yok.Birbirinin alternatifi olmalarına
imkan yok.
Daum'da tekrar böyle ballı kaymak bir kulüpte çalışmanın zafer sarhoşluğu ile başı
dönmüş,onu da kafalamışlar,O da gidişattan memnunmuş.(!)

Şöyle diyor ;

Aynı zamanda transfer içinde uğraşıyoruz. Mutlaka birkaç transfer yapmalıyız. Ama yapınca tabii herhangi biri değil, net olan bizim işimizi yapacak düşüncelerimize layık olan bir transfer olacak. Bizim düşüncemiz belli. Aykut ile birlikte çalışıyoruz; aynı isimleri konuşuyoruz. Devamlı olarak bu konuda çalışıyoruz.
Sezonun başlangıcı çok önemli, Ağustos sonuna kadar zamanımız var. Hiçbir isme yanıt vermem. Prensibim belli. Sözleşmede atılan imzanın mürekkebi kurumadan yanıt vermem.

Ağustos sonuna kadar zamanımız var diyor.Dedik ya,transferi son günde bitirmeyi
prensip edinmiş yönetim Onu da kafalamış diye.
Allah muhabbetlerini bozmasın ne diyelim.

Bakın Aziz Yıldırım'ın en büyük destekçisi Hasan Ali Atasoy bile dün şu yazıyı yazmış ;

Geç Olmadı mı ?

Fenerbahçe daha önce yaşadığı müsibetlerden ders çıkarmayı hâlâ başaramamış. Kaç kez ağır bedeller ödediği halde, transferlerde bir kez daha geç kalındığı su götürmez bir gerçek.
Başkan Aziz Yıldırım’ın “3 yıl üst üste şampiyonluk” sözünün, bir motivasyonu ve iddayı ortaya koymak amaçlı olsa da amacını çok aşan, sıkıntılı bir söylem olduğunu bir kez daha tekrarlıyorum. Tıpkı “yürüye yürüye şampiyon olmak” gafı gibi! Bunları kendi aranızda konuşabilirsiniz ama kamuoyu ile paylaşmak son derece sakıncalı... O zaman mayıncıların eline koz vermekten öteye geçmez bu tür sivri sözler. Camiayı manüple etmek isteyen, rövanş duygularıyla yanıp tutuşanlara altın tepside bir fırsata dönüşür.
Başkan, 15 Haziran’da transferler dahil, her şeyin bitmiş ve hazır olacağını söylemişti. Açıkçası herkes bütün bağlantıların yapılmış ve bitmiş olduğunu, bu kez her şeyin tereyağdan kıl çeker gibi hallolacağını düşünüyordu. Neredeyse verilen tarihin üzerinden 1 ay geçti. Hâlâ belirsizlik hakim. Hiçbir rahatlatıcı ya da taraftarın gazını alacak açıklama da yapılmıyor. Bu gerçekleşmeyince, diğer sözlerin inandırıcılığını da erozyona uğratıyor kaçınılmaz olarak. Yıldırım’ı kendi sözleri üzerinden infaz etme ve karalama kampanyası şimdiden başladı bütün platformlarda...
“Hırs, yelkeni şişiren rüzgara benzer, azı yerinde saydırır, çoğu da tekneyi batırır” demiş Voltaire... Fenerbahçe bir türlü arasını bulamadı. Bir ara dengeyi tutturur gibi olsa da, gene kaybetti.
Kurumsallık iddiasında olan bir kulüp günlük taktiklerle değil, her alanda uzun yılları kapsayan planlı stratejilerle ilerlemek zorundadır. A planının yanında, B, C hatta D ve E planları olur. Biri olmadığında diğeri devreye sokulur. Pehlivan tefrikalarına, yılan hikayelerine, yalanlara, fırsatçılara zemin hazırlamaz.
Ne diyelim, dertlerin en iyisi kişinin alıştığı dertmiş ya, o minvalden devam herhalde...

8taş'ta dengeler alt üst oldu !!!!

Dün Demirören'in çılgınca para harcaması ile ilgili başlık açmıştım.
Bu fütursuzluk hem kulübü borç batağına (daha doğrusu YD'ye mahkum eder)
sürükler,hem de takım içi dengeleri bozardı.Özellikle yerli oyuncular bozulurdu.
Bunu Fenerbahçe 2 senedir yaşıyor.Bu sezon yeni sözleşme yapan Volkan ve
Selçuk'un uzun süre direnmelerinin nedeni bu.Onlar ve Gökhan Gönül'ün
sözleşmeleri iyileştirildi.

Bugün Milliyet'te hemen böyle bir haber çıktı bile.

Kartal'ın tadı kaçtı.

Beşiktaş’ta transferler tüm dengeleri bozdu. Nobre, Nihat ve Ferrari’ye ödenecek olan paraları öğrenen Holosko ve Tello zam istedi. Futbolcular, primlerin peşine düştü. Bazı yöneticiler bile, Gökhan’ın kaçırılıp, Ferrari’ye 30 milyon TL verilmesine isyan etti

Sezonu çift kupayla kapatan Beşiktaş’taki bahar havası, yerini kara bulutlara bıraktı. Yapılan transferlerdeki astronomik paralar, takım içi dengelerin bozulmasına yol açtı. Şampiyonlukta söz sahibi olan futbolcular, ücretlerine zam istedi.
Bu futbolcular, yeni gelenlerden az para alınca bardak taştı. Siyah-beyazlı futbolculardan Holosko ve Tello’nun yönetime haber yollayarak yıllık ücretlerine zam istediği öğrenildi. Yönetimin Nobre’nin yıllık ücretini 2.5 milyon euroya çıkarması, Ferrari ve Nihat’a da sezonluk 2.5 milyon euro ödenecek olması, takım içinde yaşanan gerginliğin en büyük nedenlerinden biri olduğu vurgulandı. Bazı yöneticilerin, Başkan Yıldırım Demirören’e, bu şekilde transfer yapılmasının takım içindeki dengeleri bozacağını söylediği, buna rağmen Demirören’in bu transferleri gerçekleştirdiği vurgulandı.

Yönetimde değerlendirme
Bazı yöneticilerin, özellikle Gökhan Zan’ın serbest bırakılıp da, yerine 30 milyon liralık bir maliyetle Ferrari’nin alınmasına tepki gösterdikleri vurgulandı. Takım içindeki dengelerin bozulmasıyla bir anda zam talepleriyle karşı karşıya kalan yönetimin ise önümüzdeki günlerde bir araya gelerek durum değerlendirmesi yapacağı vurgulandı.
Futbolcular ayrıca, şampiyonluğun ardından kendilerine vaat edilen primi bekliyor. İki kupada da ter döken siyah-beyazlılar, Başkan Demirören’den bu parayı ödemesini istediler.

Bilal Meşe

İşte böyle olur.
8jk ,geçen yıl FB ve 6s'nin krizde olmasını iyi değerlendirdi,sezon içi mini operasyon ve
hakemleri arkasına alarak çaylak Sivas'ı kolaylıkla geçerek yıllar sonra Şampiyon olabildi.
Ancak bu onların son yıllarda gördüğü ve görebileceği son Şampiyonluktur.
Gene bir 10 sene beklerler.
Çünkü YD'nin zihniyeti sakat.

Gordan Gricek Ameliyat Oldu !!!!

Giricek operasyon geçirdi!

Kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Philadelphia'da, kasığından 45 dakika süren bir operasyon geçiren Giricek'in durumunun iyi olduğu, 3 hafta içinde çalışmalara başlayabileceği bildirildi.

Tedavisinin bir bölümünü ABD'de sürdürecek olan Giricek'in, daha sonra İstanbul'a gelerek fizik tedavi çalışmalarına başlayacağı kaydedildi.

Çok şükür ve Geçmiş Olsun artık diyelim.

Büyük talihsizlikti hem onun hem bizim adımıza.

Böyle bir yıldızı doya doya izleyemediğimiz gibi ne yazık ki yokluğu bizi Şampiyonluktan

etti.:(((((

Kendisi de faydalı olamamaktan muzdarip ve borcunu ödemek için çok hırslı.

Habere göre erken dönecek.

E O zaman niye 2 Ay önce ameliyat olmadı da yeni sezona hazır hale gelmedi diyorum.

Anlaşılan seneye de bizimle.

O halde İnşaallah bir daha sorun yaşamaz ve takıma borcunu öder diyelim.

Hayırlı Olsun Hido !!!!!

Ve Hido resmen Toronto'da!

Hayırlı Olsun.

Başarılar Hidayet.

Seninle Gurur duyuyorum.

Çok çalışarak emeklerinin karşılığını böyle güzel bir sözleşme (5 yıllığına

53 m.dolar ile Türk Spor Tarihinin En İyi Sözleşmesi) ile aldın.

Başarıların devam etmesi ve 5 yıl sonra ÇUBUKLU forma içinde görmek dileğiyle ....

10 Temmuz 2009 Cuma

Hafta Sonu Spor Ekranı



11.07.2009 Cumartesi

16.00 Voleybol
Bayanlar Avrupa Ligi F4 Sırbistan - Fransa
( D SPOR)
18.30
Voleybol Bayanlar Avrupa Ligi F4 Türkiye - Bulgaristan
( D SPOR)
21.00 gs - Leverkusen Hazırlık Maçı
( D SMART)




12.07.2009 Pazar

02.00 Connecticut - Detroit (WNBA)
( NTV SPOR)
15.00 Bayanlar Avrupa Voleybol Ligi 3.lük,4.cülük Maçı
( D SPOR)

17.30 Bayanlar Avrupa Voleybol Ligi Final Maçı
( D SPOR)
19.55 Sivasspor - Chivas (Meksika) Hazırlık Maçı
( TRT 1)


Volkan Demirel ve Selçuk Şahin Resmen Uzattılar.





Tam adı Volkan Demirel
Doğum tarihi 27 Ekim 1981 (1981-10-27) (yaş 27)
Doğum yeri İstanbul, Türkiye
Boyu 191 cm
Kilosu 90 kg
Mevkii Kaleci
Kulüp Bilgileri
Bulunduğu kulüp Fenerbahçe
Numarası 1
Profesyonel Kariyeri
Yıl Kulüp Maç (gol)
2002-2004
2004-2009
2009-2013
Kartalspor
Fenerbahçe
Fenerbahçe
51 (2)
152 (0)
Milli Takım Kariyeri
2001-2003
2004-
Türkiye U-21
Türkiye
21 (0)
54 (0)
Son güncelleme: 2009
Avrupa Futbol Şampiyonası
Ülke Türkiye A Milli Futbol Takımı
Erkekler Futbol
Bronz 2008 Avusturya-İsviçre Takım

Volkan Demirel (d. 27 Ekim 1981, İstanbul) Türk Milli Futbolcu. A Milli Futbol Takiminin göz bebegidir kendisi.

Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi Kalecilerden biri olarak gösterilmektedir ve maçlarda çok agresiftir. Birçok kez kırmızı kart ve ceza almıştır.

2002-2003 sezonunda Kartalspor'dan Fenerbahçe'ye transfer olmuştur. Fenerbahçe'deki ilk resmi maçı, 26 Nisan 2003'te Fenerbahçe-Samsunspor Turkcell Süper Lig maçıdır.

2002-2003 sezonunda Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe-Diyarbakırspor maçında çıkan tartışmaya yedek kulübesinden karışıp kırmızı kart görmüştür.

2005-2006 Fortis Türkiye Kupası, Galatasaray-[[Fenerbahçe] maçında Tuncay Şanlı'ya ilk golün asistini yapmıştır.

2007-2008 sezonunda Galatasaray ile Fortis Türkiye Kupası maçının son dakikasında Lincoln'nün kendisine küfür ettiği gerekçesiyle Lincoln'e diz atarak saldırmış ve kırmızı kart görmüştür. Arkadaşlarının araya girmesine rağmen sakinleşmemiş ve saldırganlığını devam ettirmiştir 3 Maç ceza almıştır.

2007-2008 UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Sevilla FC ile Fenerbahçe arasında Çeyrek Finale kalma Rövanş maçında ilk 10 dakikada uzaktan gelen 2 şutunda gol olması moralini bozmuş ama Fenerbahçe maçı bırakmamış ve penaltı atışlarına kadar getirmiştir, işte orda Volkan coşmuş ve 3 penaltı kurtararak takımının Çeyrek Finale çıkmasında büyük rol oynamıştır.

2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Çek Cumhuriyeti ile grubun son maçı Çeyrek Finale çıkma karşılaşmasında maçın 90. Dakikasında Jan Koller'e vurmuş ve kırmızı kartla oyun dışında kalmıştır. Son dakikalarda kaleye Tuncay Şanlı geçmiştir, Çeyrek Final ve Yarı Final maçlarında cezası nedeniyle kaleyi koruyamamıştır.Turnuda 3.maç olan Çek Cumhuriyeti maçında kırmızı kart görünce üstünü çıkarıp soyunma odasına giderken bir sürü fotoğrafı çekildi.Turnuva sonrası En Seksi Futbolcular arasına girdi.

2008-2009 sezonu ilk yarısında Turkcell Süper Lig'de Fenerbahçe-Beşiktaş JK maçında Güiza'ya ikinci golün asistini yapmıştır.

Fenerbahçeyle olan sözleşmesini 2009-2010 sezonunda 4 yıllığına yenilemiştir. Fenerbahçeden yıllık 2 milyon euro alacağı belirtilmiştir.


Tam adı Selçuk Şahin
Doğum tarihi 31 Ocak 1981 (1981-01-31) (yaş 28)
Doğum yeri Tunceli,
Boyu 1.87
Kilosu 81
Mevkii Orta Saha
Kulüp Bilgileri
Bulunduğu kulüp Fenerbahçe
Numarası 21
Profesyonel Kariyeri
Yıl Kulüp Maç (gol)
1999-2001
2001-2003
2003-
Hatayspor
İstanbulspor
Fenerbahçe
041 00(3)
069 00(7)
110 0(13)
Milli Takım Kariyeri
2001
2001-2003
2004
2003-...
Türkiye U-20
Türkiye U-21
Türkiye A2 Milli
Türkiye A Milli
00300(0)
02100(0)
00300(0)
01600(0)
Son güncelleme: 18 Aralık 2008
2003 FIFA Konfederasyonlar Kupası
Ülke Türkiye Millî Futbol Takımı
Erkekler Futbol
Bronz 2003 Fransa Takım Müsabakas

Selçuk Şahin, 31 Ocak 1981 Tunceli'de doğdu. 1.87 boyunda ve 81 kilodadır. Gençlik yılları Silifke'de geçti. 23 Temmuz 1999’da Hatayspor'da profesyonelliğe geçti. 2003-2004 sezonunda İstanbulspor A. Ş. takımından 3 yıllık sözleşme yapılarak Fenerbahçe Spor Kulübü’ne transfer edildi. Orta saha mevkiinde oynamaktadır.

Fenerbahçe’deki ilk maçı, 16 Temmuz 2003 tarihinde oynanan Waldhof Mannheim - Fenerbahçe, hazırlık maçıdır. Fenerbahçe’deki ilk resmi maçı, 10 Ağustos 2003 tarihinde oynanan ve takımının 0-3 kaybettiği Fenerbahçe - İstanbulspor AŞ, Türkiye Süper Lig maçıdır.

Bel fıtığından şikayetçi olan oyuncu çeşitli tedaviler ve ameliyatlar zarfında takımdan bir hayli uzak kalmıştır. 2007-2008 sezonunda takıma temelli dönüş yapmıştır.

8 Aralık 2007'de Zico'nun ön libero olarak görev verdiği Selçuk, Galatasaray karşısında spor otoritelerini tatmin edecek bir performans göstermiştir.

Son derbilerde gösterdiği performanstan dolayı derbi golcüsü ünvanını almıştır.

Başarıları :

Türkiye

Fenerbahçe


******************
Her iki futbolcu için de hayırlı olsun.
Artık işin yerli futbolcularda bittiğini düşünerek daha ciddi işe sarılıp,
takıma daha fazla katkıda bulunmaları gerekir.
Volkan için daha iyisi olmadığı için kalmalı diyordum.
Mental olarak iyi hazırlanırsa zaman zaman yenmeyecek abuk subuk golleri
yiyip,delilikler yapsa da 4 yıl daha kaleci sorunu hallettik demektir.

Selçuk için fazla bir şey diyemeyeceğim.
Beğendiğim bir oyuncu değil.Kalması ya da gitmesi farketmezdi.
Zaten yeni sezonda ilk 11 oynaması zor.
Müsade etsinler de artık Selçuk'un banko Ön libero oynadığı bir
takım izlemeyelim bu sezon.

Fenerbahçe'nin Yeni Transferleri İncelemesi

Hürriyet Gazetesi Korkut Göze Yeni Transferleri inceliyor.
Mehmet Topuz ,Fabio Bilica ve Özer Hurmacı incelemeleri de ilgi çekici.

MEHMET TOPUZ



Vahşi ve Utangaç

Sahada kazanmak için her yolu dener. Boğuşur ve savaşır. Hırsını sahanın her noktasına taşır. Özel yaşamında suratına bakınca kızarır. Kameralar onun için bir azap. Genelde söyleşilerden de kaçar.

EN çarpıcı özelliği farkedilir fiziğidir. Kafasına döktüğü avuç dolusu jöle ve ensesinde topladığı uzun parlak saçları ile yarattığı tip onu başkalarından hemen ayırır.

İlk bakışta uçarı ve bitirim bir görüntünün yaratıcısıdır. Birkaç kelime konuşunca, para ve şöhretle süslü bu görüntünün arkasında bambaşka bir karekterin belirtileri hemen sırıtır. Uysal, saygılı ve utangaç...

Doğan Haber Ajansı Kayseri muhabiri sevgili Oktay Ensari’nin anlatımına göre, tam bir Anadolu adamı! /_np/8794/8318794.jpg

Kayseri’deki yılları dar bir çevrenin mütevazı sınırları içinde geçti. Alpaslan mahallesindeki, Divan Pastanesi boş saatlerindeki değişmeyen mekanıydı.

Bir-iki bardak çay, kuru bir pasta ile çevresinde hayranları ve yanından hiç ayrılmayan eniştesi... Gün böyle geçerdi. Suratına bakan herkese selam verir. Oturuyorsa, tanıyıp da yanına yaklaşanı ayakta karşılar.

Öyle kasılma filan gibi şeyler yok.

Ancak, iş konuşmaya gelince hemen kabuğuna çekilir, gerçek kimliğine bürünür. Asosyal yönü burada hemen belirir.

O an kaçmak, dünyasına sığınmak ister. Kameralardan da sıkılır. Maç sonrası röportajları var ya, Mehmet için cehennem azabıdır. Bu huyu hiç değişmedi.

Fenerbahçe’ye böyle bir Anadolu adamı geldi. İstanbul’da değişir mi, bilemiyorum!

Unutmadan söyleyeyim, Topuz henüz 26 yaşında ve bekar.

***

YALAN haberden fazlası ile etkilenir. Her sezon sonu derleme haberlerle onu 3 Büyükler’den birine gönderenlere illet olur. Hele, “Topuz imzayı attı” şeklindeki haberler dünyasını alt üst eder. Bunu yazanlarla selamı sabahı keser.

Duygularının coştu var. Buraya Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların fotoğrafları asılır. Bir gün orada resmimi görünce şaşırdım. İyice yaklaştım. Bu, ben miyim diye uzun süre baktım. O günü ve mutluluğumu hiç unutamam.

Bu sakin ve uysal adamı çıldırtan bir olayın arkasındaki sır perdesi hala kalkmamıştır. Bir özel turnuvada oynanan Çaykur Rizespor-Kayserispor maçında ufak bir itişme olur. Ve ortalık birbirine girer. Gerisini Topuz’un ağzından dinleyelim...

İki oyuncu itişmeye başladı. Ben kenardaydım, bunu görünce oraya ayırmaya koştum. İş tatlıya bağlandı. Bu sırada Emre Toraman gelip bana vurdu. Ne olduğunu anlayamadım. Ancak, fena bozuldum. Hiç unutmadım bunu. Hala, neden vurduğunu merak ederim.

Görenler anlattı, bu yumruğa fena bozulmuş Mehmet Topuz. 4 kişi zor zaptetmiş. Bu sakin adamı kenara alana kadar akla karayı seçmişler... Bir de yanlış anlaşılan ufak bir tartışmaya açıklık getirdi Topuz...

Fatih Ceylan, Kayseri’de oynarken Gaziantepspor maçının son dakikalarında aramızda ufak bir tartışma geçti. Ve yanlış yorumlandı. Fatih’e bir pas verdim. O da bana kaleye vurmam gerektiğini söyledi. Biraz da kızdı. Bazı kişiler bunu büyüttü. Oysa, her ikimiz de o anda takımımızın çıkarını düşünüyorduk. Bunun tartışmasını yaptık. Bu diyalog kavga gibi algılandı. Ve benim şımarıklığıma verildi.

Çok üzüldüm.

İşte, meslek yaşamında Topuz’u bir çıldırtan bir de üzen iki olay. Başka bir vukuatı yok.

***

GEÇEN sezon toplam 28 maç oynadı. 23 kez pozisyona girdi, 9 gol attı. 3 asisti var. 98 şut attı, 35’i kaleyi buldu.

Şut, Mehmet Topuz’un en önemli silahı. Kaleyi gördüğü an hiç çekinmeden vuruyor. Yer ve mesafe ayırt etmeden...

Her idman sonrası yaklaşık 25-30 dakika şut idmanı yapar Topuz. Duran ve hareketli toplarla tek başına çalışır. Bu arada frikik denemeleri de idmanın ayrı bir bölümüdür.

Kayserispor’da hemen hemen her bölgede oynamıştır. Espri ile karışık der ki...

Sadece kalecilik yapmadım. Ona da fırsat olmadı!

Bir kez de stoper oynamıştır. Yine kendi söylemi ile bayağı başarı da sağlamıştır. Zaten Kayserispor’da oynadığı ilk mevki de sağbektir.

Bir farklılığı da hocasının verdiği her görevi yürekten kabullenmesidir. Önce oynar, sonra tartışır.

Yani, kötü oynadıysa, gider hocasına söyler...

Ben bu bölgenin adamı değilim!

***

Geçen sezonu 4 sarı kart ile tamamladı. Hiç kızarmadı... 46 top çaldı, 23 kez pozisyona girdi ve 9 gol attı. 3 de asisti var.

Topuz’u izlerken, ondaki farklı özellikleri net çizgilerle görmek mümkün...

Uzun fuleli deparları, savaşçı kimliği, taş gibi şutları, frikik atışlarındaki becerisi, sahanın her bölgesini aynı başarı ile kullanması ve hiç düşmeyen temposu...

Topuz’u farklı kılan bu özellikler 3 Büyükler’in her sezon iştahını kabarttı ve onu transfer borsasının gözdesi yaptı.

Her sezon lig biterken sevgili Oktay Ensari’ye şaka ile karışık hep sorarım.

Bu sezon Topuz’u kime pazarlayacaksınız?

Yine sezon sonrası aynı soruyu yönelttim Ensari’ye... Kısa ve kesin bir yanıt verdi.

Topuz, bu kez yuvadan uçuyor. Ama kime verecekler yemin billah ben de bilmiyorum.

Güldüm ve ben de kısa kestim...

Kayserili işini bilir. Kim fazla verirse ona gönderirsiniz!

**********************

FABİO BİLİCA



Popescu'dan Sonra En İyisi



Fenerbahçe’nin stoperi hayatında bir kez kaleye geçti. Venezia forması giyerken, meşhur Shevchenko’nun penaltısını kurtardı. Ve bir iddia: Bilica, kaliteli ve çok iyi bir futbolcu olmasına karşın uzun süre ondan yararlanamazsınız. Çünkü, istikrarlı değil.

YEDİ çocuklu bir aile babası. Üç kez evlendi. Sivasspor’da oynadığı tek sezonu üçüncü eşinden dünyaya gelen çocuğu ile geçirdi.

Sivas halkı ile sıkı bir dostluk kurdu Bilica. F.Bahçe’ye transferini öğrendikten sonra söylediği duygu dolu sözler, bu sevginin samimi bir itirafıydı... /_np/9592/8339592.jpg

Kulübüm istemeseydi, buralardan gitmezdim. Yine de Sivasspor’un bu transferden para kazanması beni mutlu etti!

Bilica boş zamanlarını Sivas sokaklarını arşınlamakla geçirdi. En ücra köşelerine daldı, her caddeyi dolaştı. Bazen bir kafede veya bir restorantta mola verdi Sivas turlarına... Günleri hep böyle geçti.

Evde müzik dinlemeye bayılır. Üstelik bütün mahalleye de dinletir. Setin sesini sonuna kadar açar ve başlar dan setmeye. Hele, kasette bir Latin müziği çalıyorsa...

Bıkmadan-usanmadan aksiyon filmleri izler Bilica. Ve beğendiğini de birkaç kez seyreder. Değişmeyen bir hobisi vardır. Hep İtalyan marka giyinir. Yedek kaleci Akın Vardar, Sivasspor’daki can dostuydu. İbrahim Dağaşan ve Sergio ile iyi bir diyalog kurmuştu.

Zaman zaman F.Bahçeli Alex ve ünlü Ronaldinho ile telefon görüşmeleri yapardı. Sivas’ta geçirdiği tek sezonda bu eski dostlarla ilişkiyi hiç kesmedi. Nereden kaynaklanıyordu bu dostluk?

Bilica, 1998-2000 yılları arasında 16 kez Brezilya U-20 Milli Takım formasını giydi. 2000 Sydney Olimpiyat Oyunları’nda da Ronaldinho, Alex ve Lucio gibi ünlülerle Brezilya Olimpiyat Takımı’nda yer aldı. Sonra her biri ayrı ülkeye gitti. Ancak, dostluklar süregeldi...

BİLİCA, tam 6 yıl İtalya’da oynadı.

Her futbolcunun başaracağı bir iş değil.

Forma giydiği İtalyan takımları sırası ile...

Venezia, Brescia, Palermo ve Ancona.

Ayrıca Avrupa’da, Almanya’nın FC Köln, Fransa’nın FC Istres ve Romanya’nın Cluj takımlarında da yer aldı.

Sivasspor’da geçen sezon müthiş bir grafik çizdi Bilica!

34 maçın tümünde oynadı. Rakipten 92 top çaldı, 15’ini kaptırdı. Attığı isabetli pas sayısı 855. 30 faul yaptı, 78 kez faule maruz kaldı.

Gördüğü sarı kart 6. Tek kırmızı kartı var!

Tam adı: Fabio Alves da Silva Bilica.

Yaşı: 30. Boyu: 1.87. Doğum yeri: Campina Grande (Brezilya)

BILICA’nın meslek yaşamı anılarla dolu.

Ünlü Shevchenko’nun attığı penaltıyı kurtarması anılarının baş köşesini süslüyor.

Venezia’da oynarken, kaleye geçmek zorunda kalır Bilica.

Teknik direktörün bir işareti ile kaleye yönelir. Gerisini Bilica’dan dinleyelim...

Önce irkildim. Ancak, kazağı üzerime geçirdiğim an tüm korkularım bitti. Ve özgüven kazandım.

Bu arada bir başka şanssızlık gelip Bilica’yı yakalar. Milan bir penaltı atışı kazanır. Atışı kullanacak isim de ünlü Shevchenko...

Yine Bilica’ya dönelim ve hikayenin gerisine kulak verelim...

Dikkatle Ukraynalı futbolcuyu izlemeye başladım.

Topa doğru koşarken atacağı köşeyi kestirdim. Ve o yöne doğru uzandım.

Topun elime değdiği an penaltıyı kurtardığımı anladım. Büyük bir mutluluk duydum.

SİVASSPOR’da hep yıldız futbolcu muamelesi gördü. Her futbolcu onu farklı bir yere koydu. Ve yine hiçbiri Bilica’nın değerini inkar etmek gibi bir komplekse girmedi.

Bir röportajda Eskişehirspor’un stoperi El Saka’ya sorarlar...

Türkiye’ye gelen en iyi yabancı stoper kim?

El Saka hiç düşünmeden yanıtlar...

Popescu ve Bilica!

Bunu Bilica’ya anlatırlar. Brezilyalı kısa bir yanıt verir...

Popescu gibi bir futbolcu ile adımın anılması bana gurur verdi!

Yeri geldi hemen söyleyeyim... Ülkemize gelen en mütevazı yabancılardan biri Bilica. Tartışmaya girmeyi hiç sevmez. En önemli özelliğini de şu sözlerle vurgular...

Bir stoper için yeterli tekniğe sahibim. Bu da bana oyunu iyi okumak ve iyi oyun kurmak gibi bir özelliği getirdi. Ayrıca, attığım isabetli pas sayısı bir stoper için bir hayli fazla.

VE bir iddia: BILICA’nın Romanya’dan Sivasspor’a transferi bir hikaye gibi... Rumen teknik direktör Multescu’nun yardımcılığını yapan Yüksel Yeşilova, Bilica’yı Sivasspor’a önerir.

Ancak, bazı şeyleri de söyleme gereğini hisseder. Önce iyi ve kaliteli bir futbolcu olduğunu vurgular. Ardından da çok istikrarlı değildir diye bir not düşer. Ve şöyle tamamlar...

Uzun yıllar yararlanamazsınız. Romanya’dan ayrılışın nedeni de bu!

Oysa Bilica, Sivasspor’da nefis bir portre çizdi. Ligde her maçta görev yaptı. Eski teknik direktörü Bülent Uygun’un da belirttiği gibi yüzde yüz randıman sağladı, arkadaşlarına hep pozitif enerji saçtı.

Ve transferin gözdeleri listesine girdi!

Sivasspor Başkanı sayın Mecnun Odyakmaz’ın, Bilica’nın transferi ile ilgili sözleri adeta beklenmedik bir ayrılığın ezikliğini taşıyor...

300 bin Euro’ya aldığınız bir futbolcu değerini 3-4 milyon Euro’ya yükseltirse, istemeseniz de satmak zorunda kalıyorsunuz!

Doğru söylüyor sevgili başkan... Çark kolay dönmüyor. Bu alemde yaşamak için bazen sevdiklerinizi de gözden çıkartıyorsunuz.

******************

ÖZER HURMACI



Küsmezse Şahane Oynar


Direkt kaleyi hedefler. Kafası hep havadadır. Ve oyunu kelimesi kelimesine okur. Çocukken Zidane hayranıydı. Şimdi, Kaka’yı beğeniyor.

ÖNCE özelliklerinden bir demet sunuyorum Özer’in... Bire birde adamın adeta midesinden geçer. Her iki ayağını da aynı beceri ile kullanır. Beli ve bileği çok esnektir. Çalım atarken bu iki özelliğinden yararlanır. Ve rakibin kafasını karıştırır.
Direkt kaleye oynamayı sever. Oyunda değişik bölgelere koşar. Ve beklenmedik bir yerden çıkıp pozisyon yaratır. Kafa hep havadadır ve oyunu kelimesi kelimesine okur.
Özer‘in diğer yüzünde duygusal alışkanlıkların net çizgileri görülür. İdmanlarda takımın ağabeylerinden biri bağırırsa... İkili mücadelede biri tavır koyar ve işi tartışmaya kadar götürürse hemen alınır.
Böyle ortamlarda keyfi kaçar. Tepki şekli, o andaki duygu alemine bağlıdır. Ya alınarak çeker gider. Ya da işi uzatır.
Başına dertler açacak, hatta belaya sokacak kötü bir huyunu daha söyleyeceğim. Maça kendini öyle kaptırır ki... Ters bir karar veya harekette hakeme agresif bir tavır takınır. Bu huyu hiç değişmedi.
Özer, 1986 doğumlu. 20 Kasım’da 23’üne basacak. 1.74 boyunda, Almanya doğumlu. Yani, gurbetçilerimizden biri.
Dayısı Başbakan lakaplı Trabzonspor’un eski futbolcularından Lemi Çelik... Eniştesi, Trabzonspor ve G.Birliği’nde bir zamanlar teknik direktörlük yapan Sadi Tekelioğlu.
Çocukluğu Trabzonspor maçlarını izleyerek geçti. Hangi takımı tuttuğunu soranlara herkesi güldüren bir yanıt verirmiş...
Lemi’yi tutuyorum!
* * *
ŞİMDİ hemen gerilere dönüyorum. Ve Özer’in bilinmeyen yönlerini onu en yakından tanıyan Hürriyet Ankara spor muhabiri sevgili Özgür Şahiner’in notları ile sunuyorum.
Futbol, Özer için adeta bir oyundu. Bacak arası yapmak, topuk atmak gibi... İşin gerçeğini geç anladı. Almanya’da yetiştiği takım Kasseyl’de oynarken hocası Wolfgaug Zieuaeck, Özer’e öyle bir makas atar ki...
6 ay takımın yüzünü göremez!
Bu eylem Özer’i tüm kötü alışkanlıklarından kurtarır. Ona yeni bir kimlik getirir. Artık takımın 10 numarası ve kaptanıdır...
Bir ara Türkiye’ye gelmeyi kafasına koyar. Ankaraspor’daki ilk idmanında eli ayağı birbirine dolaşır. Karşısında Yusuf Şimşek, Ümit Karan gibi ünlüleri görünce bir korku tüm benliğini sarar.
O da ne? Biraz ileride Vederson, Tita, Jaba pas idmanı yapıyor.
Morali iyice bozulur. Yine de yetenekleri ile farklı kimliğinden örnekler sunar idmanda. Ama bir sürpriz Özer’in tüm umutlarını alıp götürür... Kısa bir dönem Keçiörenspor’a kiralanır. Kimselere söyleyemez bu işi. Hele Almanya’daki arkadaşlarına lafını bile etmez...
Duyarlar diye ödü kopar!
Onun Ankaraspor’daki çıkışı ve şöhreti Aykut Kocaman ile başlar. Ve Aykut Hocası ile ilgili küçük bir anısı var Özer’in...
Trabzonspor’un F.Bahçe’ye yenildiği ve şampiyonluğu kaçırdığı bir maç var ya... O maçta Aykut Hoca’nın golünden sonra hüngür hüngür ağladım.
Yıllar sonra Aykut Hoca Ankaraspor’un başına gelince, hemen ağabeyime haber verdim. 10 yıl önce beni ağlatan adam, şimdi benim hocam oldu. O zaman ağlattı, şimdi güldürsün deyince, ağabeyim de çok duygulandı.
Bu ikili Ankaraspor’dan sonra şimdi de F.Bahçe’de buluştu.
* * *
HOBİLERİNDEN bir kaçı... Hızlı araba kullanmaktan nefret eder. Böyle kullananlara da gördüğü yerde kızar. Ters ters bakar. Özellikle Almanya’daki eski arkadaşları ile telefon görüşmesi yapmaktan keyif alır.
İçki, sigara gibi alışkanlıkları yoktur. İki gün ayağı topa değmesin huzursuzluk başlar. Tavlada çok iddialıdır. Herkese meydan okur. Fırsat yakalarsa, bowling oynar.
Az daha unutuyordum... Liseyi Almanya’da bitirdi. Almanca, Fransızca ve İngilizce konuşur.
Onun için favori ligler İngiltere ve İspanya’dır. Pek söylemez ama bu iki lig hep aklında ve gönlündedir.
Hayatında en çok duyduğu iki kelime vardır Özer’in. Her antrenöründen işittiği iki kelime...
Çok yeteneklisin!
Çocukken Zidane hayranıydı.
Şimdi Kaka’yı beğeniyor.
İki yıl önce Özer G.Saray’ın da gündemine geldi. Feldkamp kesinlikle alınmasını önerdi. Para konusunda anlaşamadılar. İş yattı.
O artık Fenerli!
Özer’i tanımayanlar veya izlemeyenler için ben de iki kelime ekleyeceğim...
Keyif alacaksınız!

BEKİR İRTEGÜN

Bu savaşta o da var


24 yaşındaki futbolcu sezgilerinin çok güçlü olduğunu söylüyor. Süper Lig’de korktuğu santrfor yok. Ancak, Nobre ile uğraşmanın zorluğunu da hatırlatmadan yapamıyor.

ESKİ hocası Nurullah Sağlam’ın söylediği gibi adamlığı birinci sınıf. Huyu suyu da dört dörtlük.
İstanbul bozar mı Bekir’i bilemem... Söyleşimin ilk sorusu da buydu. Tok bir yanıt verdi. Azarlar gibi...
Bir sorumluluk yüklendim ihanet edemem. Kolay değil F.Bahçe’de oynayacağım!
Yine de ısrar ettim. Biraz daha kurcaladım...
Üstelik 24 yaşındasın ve evli de değilsin.
Bozulmam için bir neden mi?
Bekir İrtegün ile böyle başladı söyleşimiz. Gaziantepspor’un alt yapısından yetişti. A takıma alan da Nurullah Hoca.
Öyleyse sözü Nurullah Sağlam’a bırakıyorum. Anlatsın Bekir İrtegün’ü...
Çabuk, süratli ve dayanıklı. F.Bahçe’de direkt oynayacağına inanıyorum.
Eksik, henüz istenilen düzeye gelmeyen tarafı nedir?
Sadece zaman zaman topu oyuna sokmakta zorlanır. Bunun dışında iyi ölçekli bir oyuncu.
Bekir’in bu yönünü kendine de sordum. Bakın ne dedi?
Bu sadece kişiden kaynaklanan bir sorun değil.
Seçenek sunulursa, yani, sağın solun iyiyse, orta alanda iyi diyalog kuracağın kişiler varsa... Topu oyuna da sokarsın, oyunu da yönlendirirsin.
Teknik açıdan en beğendiğin yönün nedir?
Sezgilerim. Gerçekten bu yönüm çok güçlüdür. Bir de stoperde olması gereken özellikler vardır.
Örnek aldığın bir futbolcu var mı?
Hayır kimseyi örnek almadım.
Mevkinde beğendiğin isimler?
Süper Lig’de Servet Çetin ve Lugano.
Yabancılardan?
Barcelona’da oynayan Pique ve Juventus’ta oynayan Cannavaro.
Süper Lig’de en korktuğun santrfor?
Korktuğum yok. Ama çok uğraştıran biri var.
Kimdir o?
Mert Nobre. Bir dakika boş durmaz. Oraya buraya koşar. Sırtına çıkar. Uğraştırır...
* * *
HOBİLERİNE gelince, Bekir’in bu yönlerini Doğan Haber Ajansı muhabiri Ahmet Kaya’dan aldım.
Sohbetli kahvaltılar Bekir için büyük bir keyif. Kebap çeşitleri elbette favori yemek... Evin tadını iyi çıkartır Bekir. Yalnızlık onu hiç bozmaz. Müzik dinler. Özellikle slow parçaları seçer.
Bekir, Gaziantep’i özleyeceğini ama İstanbul’da yabancılık çekmeyeceğini söylüyor.
Sordum Bekir’e... Tanıyor musun İstanbul’u?
15 yaşından bu yana milli takımlara gider gelirim. Bu nedenle İstanbul’a yabancı değilim.
Antep’in nesini özlersin?
Arkadaşlık ortamı Gaziantep’in en büyük artılarından biridir. Hani, kolej havası derler ya... Böyle bir ortam vardır.
Tam 55 kez milli formayı taşıdı Bekir. 26 kez A Genç Milli, 26 kez 21 Yaşaltı Milli Takım ve 3 kez de A Milli Takım...
1.85 m boyunda ve 76 kilo. Futbol yaşamında sadece bir kez kırmızı kart gördü. Onu da kendinden dinleyelim...
Ankaragücü ile oynadığımız maçlardan biriydi. Hatırladığım kadar ilk 5 dakika içindeydik. Rakiple birlikte bir topa girdik ve yere yuvarlandık. Vedat Yüksel düdüğünü çaldı. Faul yaptığımı söyledi. Sonra da kırmızı kartını çıkardı. Pozisyonumu son adam gibi değerlendirdi.
* * *
BEKİR’i F.Bahçe’nin dışında iki büyük kulüp daha istemiş. G.Saray ve Trabzonspor. Ancak, konuşmalara göre, o F.Bahçe’ye gideceğini biliyormuş.
Peki, transfer haberini alınca, yani, seni istediklerini duyunca neler hissettin?
Kendimi bu transfere hazırlamıştım. Ocak ayından beri F.Bahçe’ye transferim konuşuluyordu. Yine de heyecanlandım.
F.Bahçe’de büyük bir olasılıkla Bilica ile yan yana oynayacaksın. Ne diyeceksin?
Orada Önder Turacı da var.
Doğru söylüyorsun. Yine de Bilica ile birlikte oynarsanız, gerekli uyumu sağlar mısınız?
Kesinlikle. Birbirimizi tamamlayan özelliklerimiz var. Bir sorun yaşamayız.
Bilica’yı nasıl tanımlarsın?
Kısacası, kalite bir oyuncu.
* * *
GAZİANTEPSPOR’da 125 Süper Lig maçı 27 kez de Türkiye Kupası maçı oynadı Bekir İrtegün... Böylesine uzun maratonun sadece tek maçı Bekir’de derin izler bırakmış. Bu kötü günü Bekir’in ağzından dinleyelim...
Geçen sezon Konyaspor maçında solbek oynadım. Solbek yoktu, zorunluluktan bu bölgede görev yaptım. Herkes bilir, benim solbekle yakından uzaktan bir alakam yoktur. Üstelik kötü de oynamadım. Ancak, bir-iki pozisyonda taraftarın “Bekir dışarı” şeklindeki sözleri beni bir hayli üzdü.
Bekir, her şeye karşın bu kötü anıyı unuttuğunu söylüyor. Ve Gaziantep’ten sevgi dolu duygularla ayrılıyor.
Sana son bir temenni sevgili Bekir... Dilerim F.Bahçe’de uzun yıllar oynarsın. Ve bu arada bir imza da nikah masasında atarsın.
İstanbul’a evlenmeye değil F.Bahçe’de oynamaya geldim. Önce jübilemi yapar sonra nikah masasına otururum. Acelem yok. Daha 24 yaşındayım sevgili ağabeyciğim!




Yıldırım Demiören Babasını İflas ettirecek.:)))))))))))

Yıldırım Demirören


Tüpçü bir mirasyedi gibi 8jk için deli para harcıyor.
Babası Erdoğan Demirören de 8jk'lı ve transferlerde rolü olduğu
söyleniyor.Özellikle pilot takımları G.Antepspor ile ilişkilerde.
Ama biri YD'yi durdursun çünkü Babasını iflas ettirecek.
Cebinden 40 m.dolar harcadığı ve kulübün kendisine borçlu olduğunu,
ayrıldığında parayı geri alacağını söylemişti.
YD gene su gibi para harcıyor.8jk'nın gelirleri belli.
Daha Ekrem Dağ'ın bonservis bedeli,Ertuğrul Sağlam için Kayserispor'a
ödenmesi gereken borcu,futbolculara zaman zaman paraları ödeyemedikleri
hep yazıldı çizildi.Mali yapıları belli.Taraftarları FB taraftarı gibi kulübü için
para harcayan taraftar değil.
Öyle ki çok ünlü ve 8jk'lı bir tiyatrocu ile maça kaç senelik ,lisanssız pazardan
alınan forma ile geliyor diye 8jk tv'de Erhun Ateş eleştiriyordu.
Bahsedilen isim Aykut Oray'dan başkası değil.
Gene çok iyi 8jk'lıyım diye övünen Cem Özer ile Nurgül Yeşilçay çocuklarına
lisanslı forma değil pazardan aldıkları bir forma giydirmişler.
Bu basında çıktı ve kabul ettiler bunu.

Hal böyle.
YD işte Babasının kasasına sarılıyor ve paraları saçıyor.
Şöyle bir bakalım ;

Borsaya açılma şekilleri farklı olduğu için transferleri açık şekilde bildirmek
zorundalar.Eğer doğru rakam bildiriyorlarsa tabii.

Beşiktaş yeni transferleri için ödenen bedelleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na (İMKB) bildirdi.
Açıklamaya göre,Ferrari için İtalya’nın Cenova Kulübü’ne 4.5 milyon euro ödenecek. 4 yıllık sözleşme imzalanan Ferrari’ye de yıllık 2.5 milyon euro verilecek. İsmail Köybaşı’nın sözleşmesinin fesih bedeli olarak G.Antepspor ’a 5.5 milyon euro ödeneceği, kendisine de garanti para olarak ilk yıl 500 bin, 2. yıl 550 bin, 3. yıl 600 bin ve 4. yıl da 650 bin lira verileceği kaydedildi. 3 yıllık sözleşme imzalanan Erhan Güven’e, 2009-2010 sezonu için 300 bin, 4 yıllık sözleşme imzalayan Rıdvan Şimşek’e de ilk sezon için 300 bin lira garanti para verileceği bildirildi.

Nobre ile 3 yıl daha sözleşme yenilendi.

Şartları şöyle ;

Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ'den, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na (İMKB) gönderilen yazıda, şöyle denildi:

''Şirketimiz profesyonel futbolcularından Mert Nobre ile aşağıdaki şartlarda 3 yıllık (2011-2012 sezonu sonuna kadar) sözleşme imzalanmıştır Sözleşme bedeli olarak oyuncuya 2009-2010 sezonu için bir defaya mahsus olarak 1 milyon Avro ve 10 eşit taksitte ödenmek üzere 1 milyon 400 bin Avro; 2010-2011 sezonu için bir defaya mahsus olarak 750 bin Avro ve 10 eşit taksitte ödenmek üzere 1 milyon 400 bin avro; 2011-2012 sezonu için ise bir defaya mahsus olarak 750 bin Avro ve 10 eşit taksitte ödenmek üzere 1 milyon 400 bin Avro ödenecektir''

Yabancı kontenjanı nedeniyle bazı yabancıları göndermek gerekiyordu.

Gordon Schildenfeld Avusturya'nın Strum Graz takımına verildi.

Zapotochny'e kulüp aranıyor.

Gordon 2.2 m.euro'ya alınmış ve kiralık gönderilmişti.Yıllık 1 m.euro alıyordu.

Gitmesi için ikna için yıllık ücretini de verdiler.

Maliyet 9 trilyon.

Zapo geçen yıl 5,5 m.avro bonservi bedeli ile alınmıştı.Şimdi Kasımpaşa'ya kiralık

verilecek ve yıllık ücretini de 8jk verecek.Yıllık ücreti 1.8 trilyon.

Zapo'nun maliyeti 13 trilyon.

Delgado'yu Ülker almıştı,sonradan fahiş bir fiyatla 15 trilyona bonservisini aldılar.

Kendisine de yıllık 2.3 m.euro veriyorlar.

Yeni yabancı için sözleşmesini dondurmak istiyorlar.

Ücretini de ödeyecekler.2 yıl daha sözleşmesi var.

Aşağı yukarı 25 trilyonluk bir maliyet.

Müzmin sakat Nihat için Villareal'e 4,5 m.euro bonservis verdiler.

Kendisine de 4 yıllık 3,5 m.avro veriyorlar.

Daha 1 senedir parlayan İsmail Köybaşı'nın maliyetini yukarıda verdik.

Fink'i aldılar yıllığı 1 m.euro'dan 3 yıllık 3 m.euro.

Allahtan bonservis bedeli yok.

Devre arasında Ernst ve Yusuf alındı.Ernst'e ;

Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş'den, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na (İMKB) gönderilen yazıda, Schalke 04'te forma giyen Fabian Ernst ve kulübü ile anlaşmaya varıldığı bildirildi.

Schalke 04 Kulübü'ne bonservis bedeli olarak 2 taksitte toplam 3 milyon avro ödeneceği, futbolcuya da 2,5 yıllık sürede toplam 5.5 milyon avro verileceği açıklandı.

Yusuf Şimşek; 1 m.tl garanti para,maç başına 25 bin tl.Bonservis için 700 bin euro +

Aydın ve Tuna Üzümcü.Aydın gitmediği için ceza olarak 1m.euro ödeyecekler.

Yani 1.700 bin euro + Tuna.Maliyeti hesaplayın.

Bedava kaptırdıkları Gökhan Zan'ın zarar maliyeti de cabası.

Valla benim hesabım şaştı.:))))))))))

Matematiği kuvvetli olan biri hesaplasın.:)))))))))))

Tüpçü 100 yıllık kulübü kendi şirketi gibi görüyor,harcıyor baba harcıyor.

Kulübü resmen satın aldı.

Kimsenin de sesi çıkmıyor.O borçları ödeyecek kimse çıkmayacağı için

Başkanlığı da kimse artık alamaz elinden.

Kız kardeşleri 6s'nin durumuna doğru gidiyorlar.

Hayırlı Yolculuk.:)))

9 Temmuz 2009 Perşembe

Daum Kuralları ve Yasakları !!!!

Daum kanunları

Daum bildiğimiz Alman disiplinini uygulamaya başlamış.
Başarılı olmak için bir kurumda belli kural ve disiplin uygulamaları lazım.
Umarım tüm birimler bu kurallara uyar.

İşte Kurallar veya Kanunlar;

1-Sportif Direktör Aykut Kocaman ile sık sık toplantı yapan Daum, öncelikle Samandıra’ya giriş çıkışlara sınırlama getirdi. Futbolcular bundan böyle çok özel bir durum olmazsa, içeriye misafir sokamayacak. Hiç kimse ailesini tesislere getiremeyecek. Antrenman saatinden en az bir saat önce herkes Samandıra Tesisleri’nde hazır olacak. Sabah kahvaltıları toplu olarak yapılacak. Öğle yemeğinde mutlaka kulüp ahçısı ve sağlık ekibinin hazırladığı menü olacak.

2-Yöneticilerin tesislere girmesini istemeyen Alman çalıştırıcı, Başkan Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına dolaylı olarak bu isteğini bildirdi. Özel durumlar haricinde Sportif Direktör Aykut Kocaman’ın dışında kulüpten hiç bir yetkili kampa giremeyecek. Daum bu isteklerini yerine getirmeyenlere prim sistemi doğrultusunda belirli cezalar kesecek. Sezon sonuna kadar kesilen cezalardan toplanacak paralar çeşitli etkinlikler için kullanılacak.

3-Alman çalıştırıcı prim sistemini de lig başlamadan önce açıklayacak. Takım kaptanı Alex ile ikinci kaptan Semih’in de fikrini alacak olan tecrübeli teknik adam, 3 veya 4 maçlık periyotlara göre prim dağıtacak. Ayrıca derbilerde özel prim verilmesi de gündeme gelecek. Gece hayatı konusunda da katı kurallar konuyor. Futbolcular izin günlerinde bile Aykut Kocaman’dan alınacak özel izin ile eğlence mekanlarına gidecek.

Ayrıca bazı yasakları da şöyle ;

Fener'de bira serbest ama kola yasak


Daum'un ikinci Fenerbahçe seferinde değişim rüzgarları esse de bazı şeylerin kalıcı
olduğu Alman hocanın 5 yıl önceki disiplin kurallarını uygulamaya devam etmesiyle
kanıtlandı.Örneğin ;futbolculara ne Samandıra'da ,ne de dışarıda asitli çiçek (kola,
gazoz) yasak ,ancak bira serbest.
Tesislere sorumlu yöneticilerin dışında kimse giremeyecek.
Taraftarlar tesislere alınmayacak.Futbolcu yakınları da bu yasağa dahil edilecek.
FB TV ve FB Dergisi çalışanları bile artık saha içinden değil ,gazeteciler gibi
uzaktan görüntü alabilecek.
Futbolcular Sabah 09.30'da Samandıra'ya gelecek ,mesai bitimi olan 20.30'da
teknik heyetin bilgisi dahilinde ayrılabilecek.
Kramponla tesislerinin içinde gezmek yasak.
Yemek ve toplantı anlarında telefonu çalana 100 dolar ceza ..
Tekrarlanırsa ceza katlanacak.
Daum'un izni olmadan kimse röportaj veremeyecek.
Kendisi de belli bir program dahilinde medya mensupları ile görüşecek.
Bilgisayar ve İnternet için ayrılan odalar dışında diz üstü bilgisayar kullanılmayacak.
Odalara yiyecek götürmek,bulundurmak da yasaklar listesinde yer alıyor.



Etiketler